5 Nisan 2014 Cumartesi

Yağmur


Yağmur doğanın sessizliğinin arkasından gelir. Doğa saygısını öyle bir sunar ki. Her yer sessizliğe gömülür ve ardından beklenen olur 'Yağmur'. Hava öyle bir hal alır ki o kasvet her yere çöker. Bazen ayırtedemez oluruz gece mi gündüz mü diye.

Çocukluğumdan hatırlarım yağmur yağdığı zamanlar pencere boyuna geçip cama düşen yağmur tanelerine bakardım ardından toprağa tekrar tekrar aklıma düşer her yağmur yağdığında. Bahçemizde toprak alan çoktu. Yağmurdan önce toprak gri tonlarında çatlaklar oluşurdu. Yağmur yağmaya başladığı zaman toprak artık griyi terkedip koyu kahverengi olurdu. Hele bir de ilk yağmur damlaları toprağa düştüğü zaman, havaya yayılan toprak kokusu tarif edilemez bir mutluluktu.

Elele gezen sevgilileri ıslatmazmıydı yağmur? Sırılsıklam etmez miydi insanları? Korunacak yeri olmayan insanlara dert getirmez miydi?

Yağmur olmadan bir hayat belirtisi düşünülemez.

Yağmur, doğayı mutlu eden bir sevgili gibidir. Birbirlerine kavuştukları zaman kendi güzelliklerini bizlere sergilemek için renk cümbüşü içinde göz zevkimizi doyurur.

Yağmur adına neler yapılmadı ki ? Şiirler yazıldı, şarkılar bestelendi, ağıtlar yakıldı, türküler söylendi.

Camdan seyrettik seni. Cama düşen yağmur tanelerinden izledik. Yavaş yavaş toprağa kavuşma arzunla titrek titrek süzülüşünü gördük.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder